“Dünyada değişmesini istediğiniz ilk şey kendiniz olmalıdır.”

İllaki çok paralar harcayarak, test merkezleri kurarak veya pahalı ekipmanlar alarak inovasyon yapılmaz. Ancak çok emek harcamadan, zamana yaymadan ve sistematik hale getirmeden de inovasyon yapılamaz. İnovasyon yapmak için öncelikle zihinsel anlamda ve sahip olunan vizyonu değiştirmek anlamında farklılaşmaya hazır olmak gerekir.

Farklılaşmak hangi alanda olmalıdır?


Farklılaşmak, firmaya ya da kuruma değer katacak (yeni) her alanda olabilir, olmalıdır. Bu alanlar şunlardır:


1- Sahip olunan ürünler


2- Kuruma ait hizmet ya da mal üretme prosesleri


3- Pazarlama yöntemleri

4- Sahip olunan yönetme ve organizasyon anlayışı


Yukarıdaki 4 alanda yapılacak inovasyon, işletmelere somut olarak aşağıdaki çıktıları kazandırır:


1- Verimlilik artışı


2- Kârda artış


3- Pazar payının genişlemesi


4- Maliyetleri aşağıya çekme


5- Rekabet edebilirlikte artış


6- Toplam kalite artışı


7- Müşteri memnuniyetinin artışı
8- Çalışma şartlarında iyileşme ve dolayısıyla çalışan motivasyonunun artışı


İşletmelerimizin inovasyon yaparken inovasyonu salt Ar-Ge olarak değerlendirip sadece yeni ürünler ortaya çıkarmaya odaklanmaları büyük bir hata olacaktır. Önemli olan inovasyonun kültürden bağımsız olmadan kaynakları kısıtlı kullanarak yapılması, ideallikten ve fonksiyonellikten uzak olmamasıdır.


İnovasyon, özellikle Kobilerin rekabet güçlerini arttırmakta çok önemli bir araç haline gelmiştir. Bununla birlikte burada bir sorun da vardır. Bu sorun Kobilerin inovasyonun ne olduğunu bilmemeleri değil, onun nasıl yapılacağını bilmemeleridir. Burada inovasyon açısından ise 2 tane sorun vardır: yönetilememek ve satılamamak.

İnovasyon için müşevvik unsur, yaratıcı fikirdir. Ancak bu fikir teoriden pratiğe geçememiş ise, kâr yani ticari bir başarı getirememiş ise inovasyon olarak kabul edilmemelidir. Öyleyse buraya dikkat çekmek istiyorum. Yaratıcılık ile inovasyon arasındaki fark, ticari başarıdır.

Yaratıcı bir fikri hayata geçirmek için işletmeler, öncelikle patent almalıdırlar. Söz konusu bu patentler, aslında ticarileşmenin de ilk anahtarıdır. Ticarileşmenin ikinci anahtarı, iyi bir pazarlama organizasyonudur. Üçüncü anahtar ise, sürdürülebilir ürün yönetimidir. Bu 3 anahtar birlikte inovasyonu oluşturur.


Firmalarımız, Jim Rohn’un dediği gibi “Ya rüyalarını gerçekleştirmeli, ya da yeteneklerini arttırmalıdırlar.” Bunun için de eğitime açık bir personele, iyileştirme yapacakları alanlarla ilgili alınmış patentleri incelemeye ve riski göze almaya ihtiyaçları vardır.


Özetlemek gerekirse, iyi bir fikir para kazandırmadığı sürece iyi bir fikir olarak kalacaktır. Uygulanabilir bir fikir, halâ inovasyon değildir, patent alınabilir bir fikirdir. Uygulanabilir bir fikrin eğer satış değeri varsa ve bu fikir bir platform özelliği taşıyarak kendisinden sonra gelecek yeni fikirleri de ateşliyorsa bu, inovasyondur.

Sağlıklı ve mutlu günler…


Ömer KOCAKUŞAK
Bilen Patent A.Ş. & Univation